Ömer Seyfettin bir Türk yazar, öğretmen ve milliyetçi popülistti. Bu yazıda onun hayatını, siyasi aktivizmini ve yazılarını tartışacağız. Ayrıca Hareket Ordusu’nda asker olarak geçirdiği zamanı da öğreneceksiniz.
Ömer Seyfettin Türk yazardır.
Ömer Seyfettin, 19. yüzyılın sonlarında yaşamış ve günümüz Türk edebiyatının en etkili yazarlarından biri olarak kabul edilen bir yazardır. Eserleri sadeliği ve Türkçe, Farsça ve Arapça kelimeleri anlaşılır bir forma çevirebilme yetenekleriyle beğeni topladı.
Ömer Seyfettin, yaşadığı dönemde Türkiye’nin önde gelen kısa öykü yazarlarından biriydi. 1920 yılında öldü ve hastalığı hakkında uzun süredir devam eden söylentilere yol açtı. 1917’den itibaren sağlığı bozuldu ve sosyal hayatı giderek sınırlı hale geldi. 35 yaşında boynunun arka kısmında karbonkül teşhisi kondu. Tümör için hiçbir zaman tedavi göremedi ve 1920’de öldü.
Kısa öyküleri genellikle Türk toplumunun karşı karşıya olduğu sorunları ele alır. Meşrutiyet sonrasında Seyfettin, Türkiye toplumuna baktı ve o sırada ülkede meydana gelen değişiklikleri yansıttı. Seyfettin, Batılılaşmanın etkilerini de gözlemleyerek, süreçte Türk toplumunun yozlaşmasını eleştirdi.
Hareket Ordusu’nda askerdi.
Ömer Seyfettin asker bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve ilk yıllarını Marmara Denizi kıyılarını gezerek geçirdi. Daha sonra İstanbul Harp Okulu’ndan mezun oldu ve Osmanlı İmparatorluğu Ordusu’nun Batı Hudut birliklerinde asker olarak görev yaptı. Seyfettin sonunda İstanbul’daki ayaklanmayı bastırmakla görevli Hareket Ordusu’nun yanı sıra meşrutiyete karşı çıkan dini gruplarda subay oldu. Osmanlı İmparatorluğu döneminin en etkili askeri figürlerinden biri ve Türk Devrimi’nde önemli bir figür oldu.
Seyfettin hiç muharebe görmese de askerde bulunduğu süre boyunca harekata yakındı. Aktif hizmeti sırasında bir günlük tuttu ve daha sonra kısa öyküler yazmak için ondan yararlandı. Günlüğü, eğitimli bir katılımcının bakış açısıyla savaşın kurgusal olmayan ilk elden bir hesabını sunar.
O öğretmendi
Ömer Seyfettin, 1884 yılında Gönen’de doğdu ve daha sonra Osmanlı Harp Okulu’na girdi. Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’da olmak üzere iki dönem orduda görev yaptı. Savaştan sonra Türkiye’ye döndü ve İstanbul’da edebiyat öğretmenliği görevini kabul etti. Daha sonra şeker hastalığından öldü.
Ömer Seyfettin’in hikayeleri, dünyayı kasıp kavuran kavramları, dini ve yeni ekonomiyi inceliyor. Karakterleri kolayca ilişkilendirilebilecek şekilde tasvir edilmiştir. Kısa ve zorlu yaşamına rağmen kitapları nesiller boyu Türk çocuklarını etkilemiştir.
Yeni Dil hareketi adını onun ve Türkçe’yi revize etme çabalarından almıştır. Eserlerinde genellikle Arapça ve Farsça kelimeler yer alır ve bunların bir kısmı Türkçe sözlüklerde yoktur. Nadir kelimeleri kullanması, yazarın terminolojiyi iletmek için geleneksel Türkçe sözlüklerin ötesine geçme isteğinin bir örneğidir.
Milliyetçi bir popülistti
Seyfettin, 1909’da Yunanistan’ın Selanik kentinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı. Bu Ege kasabası yeni hareketlerin ve fikirlerin yuvasıydı. Yeni Dil hareketinin aktif bir üyesi oldu ve ayrıca din ve beden eğitimi dersleri verdi.
Seyfettin’in yazıları genellikle tarihi niteliktedir ve genellikle sıradan Türk insanlarını romantik kahramanlar olarak övür. Pembe İncili Kaftan (1913) adlı romanı bir başyapıttır. Hikaye, bir Osmanlı diplomatının İranlılara karşı verdiği mücadeleyi konu alıyor. Yazar ayrıca kaotik Balkan ortamını ve Türk vatandaşlarının baskısını da yazdı. Bazı eserlerinde tecavüz ve katliamların ayrıntılı anlatımlarına yer verdi.