Edebi tarihi, şiir ve nesir dahil olmak üzere çeşitli yazı stillerinin evriminin incelenmesidir. Aynı zamanda edebi tekniklerin gelişimini de içerir. Bu yazıda İngiliz edebiyatının Altın Çağı, Negritude edebi akımı ve bir çevre aracı olarak El Yazması ele alınacaktır. Edebiyatı incelerken tarihsel bağlamın önemini de tartışacağız.

İngiliz Edebiyatının Altın Çağı

Elizabeth dönemi, İngiliz Rönesansının edebi zirvesi olarak kabul edilir. Bu süre zarfında, sone, Spenser stanza ve boş ayet de dahil olmak üzere birçok tür ve form popüler hale getirildi. Elizabeth dönemi, Shakespeare’in ve diğer popüler yazarların yükselişini de gördü. Elizabeth dönemi şiiri ve draması, müzikaliteleri, sözlü incelikleri ve romantik coşkunluklarıyla biliniyordu.

Elizabeth dönemi, sanat ve bilimde büyük ilerlemelerin yaşandığı bir dönemdi. Dönem 1558’den 1603’e kadar uzanıyordu. Elizabeth dönemi, hem drama hem de şiirde büyük bir yükseliş gördüğü için İngiliz edebiyatının Altın Çağı olarak kabul edilir. Aynı zamanda Batı kültür tarihinin en etkili isimlerinden biri olan Shakespeare’in doğum yeriydi.

Sembolist edebi hareket

Sembolist edebi hareket, edebiyat tarihinde birçok etkili yazarın üslupla özdeşleştiği önemli bir edebi harekettir. Sembolizm, on dokuzuncu yüzyılda Fransa’da popüler bir edebi hareketti. Yazarlarından bazıları, en ünlü Sembolist romancı Paul Adam ve Jean Moreas’tır. 1886’da Paul Adam ve Jean Moreas, Natüralizm ve Sembolizm arasında önemli bir geçiş çalışması olan Les Demoiselles Goubert’i yayınladı. Gustave Kahn’ın Le Roi fou ve Edebiyatta Sembolist Hareket, edebiyat tarihinin önemli eserleri olarak kabul edilir. Sembolist hareket, WB Yeats ve diğer yazarların çalışmaları üzerinde de etkili olmuştur.

Sembolist edebi hareket, günün büyük yazarlarının çoğunun birbirini etkilediği Fransa’da başladı. Daha sonra hareket, Almanya, Birleşik Krallık ve Kanada dahil olmak üzere Avrupa’ya yayıldı. Fransız Sembolistleri, özellikle Baudelaire ve Poe, Avrupa edebiyatı üzerinde derin bir etkiye sahipti. Fransa’da ortaya çıkan Sembolist hareket, TS Eliot, Yeats ve Pound gibi yazarlara da ilham verdi. Sembolist hareket poete maudit ile yakından bağlantılıdır ve hikaye anlatmak yerine konuşmak için dili kullanmayı amaçlayan bir harekettir.

Negritude edebi hareketi

Negritude edebi hareketinin kurucu üyeleri 1930’larda Paris’te bir araya geldi. 1934’te harekete adanmış ilk dergiyi yayınladılar. Takip eden yıllarda hareket büyüdü ve bir dünya sanat hareketi haline geldi. Yazarların çoğu ünlü şairler, yazarlar ve sanatçılardı.

Edebi hareketin ana temaları sürgün ve yabancılaşmaya odaklandı. Aynı zamanda Afrika kültürünün ve mirasının siyahların kendini gerçekleştirmesini ilerletmedeki merkezi rolünü de kabul etti. Senghor’un çalışması, evrenle benzersiz Afrika ilişkisine dayanan belirli siyah psikolojik ve duygusal deneyimlerin iddialarını vurguladı.

Bir çevre aracı olarak Elyazması

Matbaa çağından önce, el yazmaları yalnızca sınırlı miktarlarda mevcuttu. Bu sınırlı arz birçok eserin kaybolmasına veya yok olmasına neden olmuştur. Bazı durumlarda, yazarların kendileri el yazmalarını imha etti, ancak diğerleri onları imha etmeleri için başkalarını görevlendirdi. Diğer durumlarda, yazarlar, el yazmalarının ölümlerinden sonra imha edilmesini ayarladı. Örneğin Augustus, Virgil’in Aeneid’ini kurtardı ve Max Brod, Kafka’nın bazı romanlarını kurtardı. Ayrıca, eski kütüphanelerde el yazmalarının el yazması nüshaları yok edildi.

Edebiyat için bir araç olarak ‘genişletilmiş zihin’

Genişletilmiş zihin hipotezi, insan zihninin tek bir bireyin ötesine uzanan genişletilmiş bir temsiller sistemi olduğunu öne sürer. Bu nedenle, diğer insanların inançlarının bir deposu olarak hareket edebilir. Bu zorlayıcı bir fikirdir ve insan zihninin diğer birçok teorisiyle tutarlıdır.

Genişletilmiş zihnin nasıl çalıştığını anlamak için kolektif niyetliliğin ne anlama geldiğini anlamak önemlidir. Kolektif niyetlilik, insanlık durumunun kilit bir özelliğidir.

Edebiyat tarihinde bütünlük ilkesi

Bütünlük ilkesinin edebiyat tarihi için birkaç anlamı vardır. Yaşam deneyimlerinin bir kültürün veya sanat eserinin bir parçası haline geldiği süreçle ilgilidir. Birikmiş deneyim katmanlarını kökünden sökmek veya değiştirmek genellikle zordur ve katmanlar ne kadar derin olursa, bunu yapmak o kadar zor olur. Li’ye göre bu, tüm edebiyatın üretildiği süreçtir. Bu şekilde, üniter bir dünya sistemi yaratılır. Joyce’un “tırnakları soymak” olarak adlandırdığı bir olgudur.