MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ: 

Osmanlı Devleti’nin içerisine girdiği yenileşme hareketleri ile 1839 yılında Tanzimat Fermanı ilan edilmiştir. Bu dönemde Tanzimat fermanının ilanı ile Fransa’da gerçekleştirilen Fransız İhtilali’nin milliyetçilik etkisi Türk coğrafyasında görülmeye başlanmıştır. Bu yenileşme hareketi çok geçmeden Türk Edebiyatı üzerinde etkisini göstermiştir. Akabinde 1859 yılında Tanzimat Edebiyatı olarak karşımıza çıkmıştır. Tanzimat Edebiyatı ile başlayan Türk edebiyatındaki yenileşme hareketini Serveti Fünun ve Fecr-i Ati Edebiyatı takip etmiştir. Türk edebiyatı bu yenileşme hareketi çerçevesinde yavaş yavaş bir değişim ve gelişim gösterdiğinden dolayı bu edebi dönemlerin hepsi birbiri ile bağlantı içerisindedir.

Milli Edebiyat Genel Özellikleri:

MILLI EDEBIYAT DONEMI OZELLIKLERI

Osmanlı Devleti’nin halka ve halk içerisindeki aydınlara uyguladığı baskı dolayısıyla geçmişten beri kökleri var olan milliyetçilik hareketleri bu baskının artışı ile kendisini göstermiştir. Devletin çökmekten kurtulması için ortaya birkaç akım atılmıştır. Bu akımlar Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Milliyetçiliktir. MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
Milli Edebiyat 2.Meşrutiyetten sonra aydınları ve sanatçıları en fazla etkileyen akımlardan biri olan Türkçülük akımı etkisiyle 1911 yılında Selanik’te Kurulan Genç kalemler dergisinde Ömer Seyfettin’in kaleme aldığı Yeni Lisan Makalesi ile yeni bir edebi dönemin ortaya çıkması için gereken temelleri atmıştır.

Yeni Lisan Makalesinde Türk dilinin içerisindeki yabancı kelimelerden kurtularak Türkçeyi daha sade halkın konuşma diline daha yakın bir hale getirmek amaçlanmaktadır. Tanzimat döneminden beri süregelen eserlerin içeriğinde aruz ölçüsü yerine Türk Halk Edebiyatının mirası olan hece ölçüsü kullanılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda aruz ölçüsü ile beraber Arapça Farsça tamlamalarda terkedilmiştir. Bu yenileşmenin öncüleri Ömer Seyfettin Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp olmuştur. Bu üç öncü isimi o dönemin birçok edebiyatçısı benimsemiştir. Bu isimler şunlardır;Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Aka Gündüz, Müfide Ferid, Ahmet Hikmet Müftüoğlu , Halide Nusret Zorlutuna ,Mehmet Fuat Köprülü, Mithat Cemal Kuntay, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek, Yusuf ziya ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Halit fahri Ozansoy gibi isimlerdir.

Bu isimler lisan makalesinin etrafında tertemiz bir Türkçenin ortaya çıkması için çaba göstererek Osmanlı devleti dönemindeki dil terkedilerek dil sadeleştirilmiştir.

Milli Edebiyat Dönemi Sanat Anlayışı: 

Milli edebiyat dönemi şairleri Tanzimat Servet-i Fünun ve Fecri Ati döneminin aksine eserlerin içeriklerinde yavaş yavaş İstanbul dışına çıkarak Anadolu’yu da konu edinmeye başlamıştır. Eserlerde yazarların karakteristik özellikleri daha önceki dönemlere kıyasla artık yansıtılmamaktadır. Diğer edebi dönemlerde ortaya konan çoğu esere kıyasla milli edebiyat dönemi eserlerinin halkın anlayabileceği dupduru bir Türkçe ile yazılması hedeflenmiştir. Bu da Servet-i Fünun ve Tanzimat Edebiyatının 2. döneminde benimsenen ‘’Sanat sanat içindir ‘’ anlayışının terkedilerek ‘’Sanat toplum içindir’’ anlayışının benimsendiğini gösterir. Bu anlayışla beraber milli edebiyat döneminde toplumun içerisinde bulunduğu sıkıntılara özenle değinilmiştir. Tanzimat döneminin 1. Döneminde her ne kadar toplum için sanat anlayışı benimsense de bu dönemde de milli edebiyat döneminde reddedilmiş bir durum olan batı edebiyatı özentiliğini görülmektedir.

Oysa milli edebiyat dönemindeki eserler batının hayal dünyasında değil Anadolu’nun özünde toprak kokan konular barındırmaktadır. Eserlerin içeriğinde kişisel konuların yanında toplumsal konulara didaktik bir anlatım tarzı ile değinilmiştir. Bu dönemde gerçekleşen savaşlar eserlere konu olmuştur.
Eserlerde konu yer ve karakter seçimleri milli esaslara dayanarak yapılmıştır. Ayrıca bu dönemde batı edebiyatına özentilik görülen ve başarısız sonuçlar veren Tanzimat edebiyatına kıyasla doğu edebiyatı Arapça ve Farsça nasıl ki terk edilmişse batı edebiyatı da reddedilerek Türk coğrafyasında var olan özümüz kendi edebiyatımızın kullanılması hedeflenmiştir. Bu dönemde Yeni Lisan hareketlerinin Türk yurdu Türk ocakları küçük mecmua yeni mecmua gibi kuruluşlar desteklemiştir.
Bu dönemde şiirde romantizm düz yazı da ise realizm akımlarının etkileri görülmektedir.
Bu dönemde istisna olarak görülen Milli Edebiyat döneminde diğer şairlere karşın Türkçülük akımını değil İslamcılık akımını savunan ve eserlerinde hece ölçüsü ile Arapça Farsça tamlamaları bir arada kullanan Mehmet Akif Ersoy’u bu dönemin diğer şairlerine karşı istisna olarak göstermek mümkündür.

MİLLİ EDEBİYAT SANATÇILARI:

MEHMET EMİN YURDAKUL (TÜRK ŞAİRİ) (1869-1944):
Yurdumuzda yaşanan acı gerçekleri savaşları ilk olarak halkımıza yansıtan edebiyatçımızdır.
Milli edebiyat henüz ortaya çıkmadan önce bu dönemin yansıttığı fikirleri çok önceden savunduğu için fikir atası olarak kabul edilebilir.
‘’Türkçe Şiirler’’ adlı şiir kitabının yanı sıra ‘’Türk Ocağı’’ ‘’Türk Yurdu’’ adlı dergilerde çalışmıştır. Bu dönemde Aruz ölçüsünün popülerliğine rağmen sade Türkçeyi ve Türkçülük akımını savunarak Türkçülüğün ilk savunucuları arasında yerini almayı başarmıştır.
‘’Türk Hukuku ‘’ adlı kitabında Türk olmak Türklük duygusunun yüceliğinden bahsetmiştir.
Mehmet Emin Yurdakul aynı zamanda şiirlerinde bazen halk edebiyatının mirası olan hece ölçüsünü bazen de serbest nazım şekillerini kullanmıştır.
ESERLERİ:
Türk Sazı’’, ‘’Tan Sesleri’’ , ‘’Zafer Yolunda’’ , ‘’ Ey Türk Uyan’’ , ‘’ Cenge Giderken’’.

ZİYA GÖKALP (1876-1924):
İlk Türk sosyoloğudur.
Yazı hayatı genç kalemler dergisi ile başlamıştır.
Hayatının belli dönemlerinde sürgünler yaşamıştır.
Eserlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
Halk edebiyatının mirasları olan masal, destan, efsane gibi Halk Edebiyatı ürünlerini yeniden canlandırmayı hedeflemiştir.
Milletin kurtuluşunun yalnızca milli bilinç ve şuurun canlanması ile olacağını düşündüğü için Türkçülüğü sistemli bir hale getirerek bu fikri yaymayı hedeflemiştir.
ESERLERİ:
‘’Kızıl Elma’’, ‘’Yani Hayat’’ , ‘’ Altın Işık’’ , ‘’ Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak’’ , ‘’ Malta Mektupları’’ , ‘’ Türk Medeniyeti Tarihi’’

ÖMER SEYFETTİN (1884-1920)
Genç yaşta kaybettiğimiz edebiyatçılarımız arasında olmasına rağmen Ömer Seyfettin 36 yıllık yaşamında Türk Edebiyatına sağlam ışıklar tutan çalışmalar sunmuştur.
Türk devletinin kurtuluşa artık devri kapanmış olan Osmanlıcılık fikrinden sıyrılıp, yenileşerek ve Türkçülük fikrine sıkı sıkı sarılarak erişilebileceğini savunmuştur.
Hece veznini kullanmıştır.
Hikâyeciliği ile tanınmaktadır ve hikâyelerinde halk edebiyatının izleri görülmektedir.
Hikâye ile beraber şiir ve makale türünde eserleri de görülmektedir.
Hikâyeleri anlaşılır açık bir dil ile yazılmıştır. Toplumun her kesimine yöneliktir okuyucuyu sıkmaz ve milli mesajlar içerir.
ESERLERİ:
‘’İlk Düşen Ak’’ , ‘’Bomba’’ , ‘’Yüksek Ökçeler’’, ‘’Gizli Mabet’’, ‘’Asilzadeler’’, ‘’Bahar ve Kelebekler’’ , ‘’Beyaz Lale’’, ‘’Mahcupluk İmtihanı’’, ‘’Dalga’ ’Harem’’, ‘’Ashab-ı Kehfimiz ‘’ , ‘’Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür’’.
Ayrıca Ömer Seyfettin’in ‘’Açık Hava Mektebi’’ adında bir romanı vardır.

ALİ CANİP YÖNTEM (1887-1976):

Genç kalemler dergisinin öncülerindendir.
Başlangıçta Fecr-i Ati nin aruzcu kimliğini taşıyor olsa da daha sonra duru lisan düşüncesi ile milli edebiyat grubunda yer almıştır.
ESERLERİ:
‘’Geçtiğim Yol’’, ‘’Naima Tarihi’’, ‘’Leyla ve Mecnun’’.

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1898-1973):
Memleketçi bir anlayışa sahip olan Faruk nafiz eserlerinde Anadolu’yu ve Anadolu insanını konu edinmiştir.
Hece veznini kullanmıştır.
‘’Han Duvarları’’ eserinin veznini Anadolu’dan İstanbul’a dönerken atların ayak seslerinin ritminden çıkarttığı söylenmektedir.
Faruk nafiz ‘in şair yönü ağır başmaktadır.
ESERLERİ:
‘’Han Duvarları’’ , ‘’Gönülden Gönüle’’, Çoban Çeşmesi’’ , Şarkın Sultanları’’.

YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU (1889-1974):
Romancılığı ile tanınmaktadır.
Fecr-i Âti dönemi şairleri arasında yer almaktadır.
Yeniliğe açık bir kişiliğe sahiptir.
Toplumcu bir anlayışa sahip milli şairlerimizdendir.
Yakup Kadri fikir olarak bazı farklılıklar göstermektedir, ona göre eserlerin içeriği kültürel açıdan Anadolu coğrafyası olmalıdır fakat teknik teknik olarak batıyı daha güçlü bulduğundan dolayı teknik batıdan alınmalıdır.
Millî mücadele yıllarında eserleri ile ciddi desteklerde bulunmuştur.
ESERLERİ:

‘’Hep O Şarkı’’, ‘’Bir Sürgün’’, Nur Baba ‘’ , ‘’Kiralık Konak’’, ‘’Hüküm Gecesi’’, ‘’Sodom ve Gomore’’, ‘’Ankara’’, Zoraki Diplomat’’, ‘’ Anamın Kitabı’’, ‘’Erenlerin Bağında’’ ‘’Vatan Yolunda’’, ‘’Okun Ucunda’’.

AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU(1870-1927):
Daha önce Servet-i Fünun topluluğunda yer almıştır. Daha sonralardan milli edebiyat topluluğunda yazı hayatına devam etmiştir.
Milliyetçilik ve Türkçülük anlayışını benimsemiştir.
ESERLERİ:
‘’Çağlayanlar’’, ‘’Gönül Hanım’’, ‘’Haristan ve Gülistan’’, ‘’Bir Damla Kan’’

HALİDE EDİP ADIVAR (1882-1964):
Milliyetçi kimliğe sahip şairlerimizdendir.
Türkçü ve Turancıdır.
Kurtuluş Savaşı yıllarını en iyi anlatan romancılarımızdandır.
Romanları ve hikayeleriyle topluma direniş ve kahramanlık duyguları nakletmiştir.
Eserlerinde güçlü kadın figürü görülmektedir ayrıca kadın haklarına değinmektedir.
ESERLERİ:
‘’Harap Mabetler’’, ‘’Dağa Çıkan Kurt’’, ‘’Handan’’, Yeni Turan’’, ‘’Ateşten Gömlek’’, ‘’Vurun Kahpeye’’, ‘’Sinekli Bakkal’’, ‘’Kalp Ağrısı’’, ‘’Tatarcık’’, ‘’Sonsuz Panayır’’.

REFİK HALİT KARAY (1889-1956):
İstanbul Türkçesini eserlerinde ustaca kullanmıştır.
Başlangıçta Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati toplulukları arasında yer almaktadır.
‘’Kirpi’’ mahlasını kullanmaktadır.
‘’Aydede’’ adlı bir mizah dergisi vardır.
Daha önce gelenekçi bir tarz sürdürmesine rağmen Ziya Gökalp’in etkisi ile Türkçülük ve milliyetçiliği benimsemiştir.
ESERLERİ:
‘’İstanbul’un Bir Yüzü’’, ‘’Yezid’in Kızı’’, ‘’Çete’’, ‘’Sürgün’’, ‘’Anahtar’’, ’’Bugünün Saraylısı’’, ’’Memleket Hikayeleri’’, ‘’Gurbet Hikayeleri’’, ‘’Dört Yapraklı Yonca’’

REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889-1956):
Öğretmen ve eğitimci kimliğine sahip yazarlarımızdandır.
Hikâye, roman, tiyatro türünde eserleri vardır.
Eserlerinde Anadolu ve Anadolu insanına karşı şiddetli bir sevgi görülmektedir.
Eserleri toplumun her kesimine seslenebilecek niteliktedir.
Eserlerindeki kahramanlar gündelik hayatta görülebilecek niteliktedir.
Eserlerinde duru bir Türkçe kullanılmıştır.
ESERLERİ:
‘’Çalıkuşu’’, ‘’Yaprak Dökümü’’, ‘’Damga’’, ‘’ Dudaktan Kalbe’’, ‘’Yeşil Gece’’, ‘’Değirmen’’, ‘’Kavak Yelleri’’, ‘’Son Sığınak’’.
Ayrıca Reşat Nuri’nin Anadolu’daki anılarını anlatan gezi yazısı türünde ‘’Anadolu Notları’’ adında bir eseri vardır.

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEN BAĞIMSIZ YAZARLARI:

MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936):
Milli şairimizdir.
İslamcı ve Osmanlıcı kişiliği ile milli edebiyat döneminin bağımsız yazarlarındandır.
Şiirlerinde Türkiye Türkçesine Aruz ölçüsünü ustaca uygulamıştır.
Eserlerinde Arapça ve Farsça tamlamalar görülmektedir.
Epik içerikli eserleri dolayısıyla aynı gruba dahil olmasa da milli edebiyat yazarları ile arasında içerik olarak benzerlik görülmektedir.
ESERLERİ:
‘’Safahat’’, ‘’ Süleymaniye Kürsüsünde’’, ‘’ Fatih Kürsüsünde’’, ’’hakkın Sesleri’’, ‘’Hatıralar’’, ‘’Asım’’, ’’Gölgeler’’.

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958):
Roman türünde usta olan Yahya Kemal Nev-Yunanilik akımını başlatmıştır.
Fransız Edebiyatına olan hayranlığı dolayısıyla Milli Edebiyatı bütün hatları ile kabul etmemiştir.
Sade anlaşılır bir dil kullanmıştır.
İstanbul’u sık şiirlerinde konu edinmiştir.
Şiiri musiki açısından değerlendirmesi sanat için sanat anlayışıyla şiir yazdığını göstermektedir.
ESERLERİ:
‘’Kendi Gökkubbemiz’’, ‘’Aziz İstanbul’’, ‘’Eğil Dağlar’’, ‘’Çocukluğum Gençliğim Siyasi ve Edebi Hatıralarım’’, ‘’Edebiyata Dair’’.

 

2021 AYT EDEBİYAT KONULARI

AYT Edebiyat Soru Çöz